EDA ZALOĞLU- BEE COMPANY İLETİŞİM UZMANI

Bu yazıyı okurken öncelikle kendinizi 85 milyon kişilik bir hedef kitleyi en doğru ve hızlı şekilde bilgilendirmesi gereken bir markanın iletişimcisi olarak hayal edin. Global, ulusal veya bölgesel bir afet veya kriz durumunda her boyutuyla düşünmeniz ve doğru adımları atmanız gerekli.

Afet ve kriz dönemlerinde kamu iletişimi başlığı altında Türkiye’nin en köklü kurumlarından biri olan Millî Eğitim Bakanlığı’nın bünyesindeki mesleki ve teknik eğitim kurumlarının yürüttüğü faaliyetleri üretim seferberliği kapsamında ele alacağız. Bunun için kamuda iletişim yaklaşımıyla başlamak daha doğru olacaktır. 

Kamu iletişiminde esas olan kapsayıcılık ilkesidir. Kapsayıcılık ilkesi gereği, tüm vatandaşların kamu hizmetlerine erişimi amaçlanır. Bunun yolu da güçlü bir iletişim koordinasyon mekanizmasından geçer. Afet ve kriz dönemlerinde özellikle artan bilgi kirliliği düşünüldüğünde kamu tarafından vatandaşlara doğru bilginin aktarılması, toplumun güvenliğini sağlamak için hayati bir rol oynuyor.

Bu kapsamda stratejik aksiyon ve kriz iletişim planları merkeze alınırken, yerel kamu otoriteleri merkez tarafından detaylıca bilgilendirilir. Belirli dönemlerde bu faaliyetler merkezi kamu kurumlarıyla yerelde valilikler, belediyeler, sivil toplum kuruluşları iş birlikleriyle de desteklenir. COVID-19 salgını bunun en can alıcı örneklerinden olmuştur. Kamu kurumları, merkezi düzeyde alınan kararları, dijital medya, geleneksel medya, toplu SMS, mobil uygulamalar, telefon hatları aracılığıyla vatandaşlara bilgi olarak aktardı. Bununla birlikte toplumun her kesimine ulaşabilmek için yüz yüze ziyaretler yapıldı. Kapsayıcılık ilkesi çerçevesinde tüm vatandaşların bilgilendirilmesi için ayrıca muhtarlıklar, kaymakamlıklar birer iletişim elçisi olarak aktif şekilde çalıştılar.

Türkiye’nin 81 ilinde eş zamanlı olarak yürütülen bu kapsamlı iletişim çalışmalarıyla yerel düzeyde kamu kurumları, valilikler, belediyeler ve belirli sivil toplum kuruluşları ile yakın iş birliği   yürütülerek daha fazla insana ulaşılması sağlanıyor.


Afet ve kriz dönemlerinde yaşamsal ihtiyaçlara dönüyoruz

En temel ihtiyaçlarımızın yaşamımızda ne kadar önemli olduğunu afet ve kriz dönemlerinde daha net görüyoruz. Hemen bir telaş başlıyor, şimdi ne yapacağız? Barınma, yemek, kıyafet, hijyen gibi temel ihtiyaçlarımızı karşılamanın yollarını arıyoruz. Geçtiğimiz aylarda hepimizin aklında ve yüreğinde deprem vardı, biraz daha geriye gittiğimizde ise yaşanan orman yangınları, sel felaketleri ve COVID-19 salgın krizinde de temel ihtiyaçlara erişim, hayatımızın odak noktasındaydı.

Durum belli, ihtiyaçlar acil bir şekilde üretilmeli, peki ama nasıl? Sanayinin planlanan üretim sürecini hızlı değiştirmek için yatırım maliyetleri, üretim kapasitesi, çalışanların eğitimleri ve tedarik zinciri gibi birçok faktörün değiştirilmesi gerekebilir. Peki 2020 yılına geri dönelim, COVID-19 salgınıyla daha yeni tanışmışken maske ve dezenfektan tedariki nasıl sağlanacaktı? Veya deprem bölgesinde zorlu kış koşullarında ısınabilmek için soba nasıl üretilecek? İnsani tüm ihtiyaçlara erişim sorunu acil bir şekilde çözülmeli, üretim devam etmeliydi.

Tam da bu noktada Millî Eğitim Bakanlığı mesleki ve teknik eğitim okullarıyla afet ve kriz dönemlerindeki yardım seferberliklerine hızlı çözümler ve ihtiyaca yönelik desteklerle katkıda bulunuyor. Bu seferberlik çalışmalarında meslek lisesi öğrencileri ve öğretmenleri, insanların ihtiyaçlarına yönelik yardım malzemeleri üretiyor ve dağıtımında aktif rol alıyorlar.


Bu çalışmalar, öğrencilere hem mesleki becerilerini geliştirme fırsatı sunuyor, hem de afet ve kriz dönemlerinde ihtiyaç duyulan malzemelerin üretiminde yer almasını sağlıyor. Bu sayede, meslek liselerindeki öğrenciler mesleklerini icra ederken topluma hizmet etme bilincini de kazanıyor.

İlk olarak COVID-19 salgını dönemine bakacak olursak, Türkiye’deki meslek liseleri bu dönemde, ihtiyaç duyulan tıbbi malzemelerin üretimi için öncü bir rol oynadı. Millî Eğitim Bakanlığı’nın koordinasyonu ve öncülüğünde meslek liseleri; maske, siperlik, tek kullanımlık tulum, dezenfektan, ateş ölçer gibi kişisel koruyucu ekipmanların üretimine başladı. Türkiye’nin dört bir yanında üretim seferberliği başladı, öğretmenler öğrencileriyle birlikte durmadan üretim yapıp okuldaki üretim kapasitelerini geliştirdiler. Tek bir okulda bile 100 tonu aşkın dezenfektan üretildi. COVID-19 salgınının ilk aylarında başlayan bu seferberlik hızlıca tüm Türkiye’ye yayıldı. İhtiyaçlar değiştikçe üretim modelleri değişti ve gelişti. Öğrenciler ve öğretmenler arasında günden güne artan bir sinerji yakalandı. Böylece ülke genelinde ihtiyaç duyulan tıbbi malzemelerin üretimi gerçekleştirildi ve toplumun korunmasına katkı sağlandı.

Öğrenci ve öğretmenlerin el ele insanlar için üretim yapması her okul için büyük bir gurur kaynağı oldu. Okullar yaptıkları bu çalışmaları kamuoyuyla paylaşmak için iletişim çalışmalarına ağırlık verdiler. Okullar bu dönemde sosyal medya kanallarında pek çok tanıtım kampanyası yürüttüler. Anadolu Ajansı 2021 yılında yaptığı bir haberde “Bu süreci meslek liselerinin dirilişi olarak görüyoruz” başlığını kullandı.

Millî Eğitim Bakanlığı stratejik planlamaları çerçevesinde mesleki ve teknik eğitimin gelişimi için pek çok çalışma yürütüyor. Ancak burada diriliş niteliğinde olan toplumun meslek liselerinin ve öğrencilerin yaptıkları üretimin ne kadar değerli olduğunu ve meslek liselerinin ekonomik kalkınmadaki önemini idrak etmesi oldu.

6 Şubat Depremi…

Son yaşadığımız afet döneminde bilgilendirmek için yapılan iletişim çalışmalarına bakacak olursak, merkezi düzeyde alınan; okulların eğitime ara vermesi, yeni eğitim öğretim takvimi gibi kararların kamuoyuyla paylaşılmasında izlenilen iletişim yöntemleri arasında İl ve İlçe Millî Eğitim Müdürlüklerine resmi yazıların gönderilmesi ve ayrıca dijital ile geleneksel medya kanalları tercih edildi. Yerelde ise ihtiyaçlar hızlı bir şekilde tespit edilip ihtiyaçların karşılanması için çalışmalara başlanıldı. Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde bölgedeki çalışmaların koordinasyonu için kriz masası oluşturuldu. Depremden etkilenen bölgelerdeki tüm öğretmenevleri, uygulama otelleri, kapalı spor salonları ve okullar vatandaşın hizmetine açıldı. Meslek liseleri ihtiyaca yönelik üretime başladı. Mesleki eğitim özelinde yerelde üretim yapan meslek liselerinin haberleri merkezi düzeye aktarıldı. MEB’in hem yerel hem de merkezi düzeyinde dijital medya ve geleneksel medya kanalları aracılığıyla bilgilendirme yapıldı. Bu şekilde yapılan üretimlerin etkisi ve sayısal veriler düzenli olarak kamuoyuyla paylaşıldı.

 Mesleki ve teknik eğitim kurumlarının afet döneminde yaptığı çalışmaların bazıları; • Yiyecek ve içecek atölyelerinde sıcak yemek, mobil mutfak, ekmek, kumanya üretimleri yapıldı. • Matbaa atölyelerinde kağıt havlu ve tuvalet kağıdı üretildi. • Moda tasarımı teknolojileri atölyelerinde çadır, battaniye, kıyafet, uyku tulumu ve tekstil ürünleri üretildi. • Çocuk gelişimi atölyelerinde çocuklar için oyuncak üretildi. • Metal teknolojileri atölyelerinde konteyner üretildi. • Elektrik elektronik ve yenilenebilir enerji atölyelerinde güneş panelli konteynerler ve solar enerjili banklar üretildi. • Konteyner kentlerde elektrik, su, tesisat işleri için altyapı desteği verildi. • Deprem bölgesinden diğer kentlere taşınan insanlar için mobilyalar üretildi. Depremin etkileri hala devam ederken meslek liseleri ihtiyaca yönelik üretim yapmaya devam ediyor. Siz de mesleki ve teknik eğitimle ilgili daha fazla bilgi ve gündem takibi için meslegimhayatim.meb.gov.tr adresi ve @meslegimhayatim sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz.