DR. BARİKA GÖNCÜ - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ

6 Şubat 2023 depremlerini izleyen günlerde bir televizyon kanalına konuk olan Prof. Dr. Celal Şengör, bilim insanlarının sayısız uyarılarına rağmen ülke olarak deprem afetine neden bu kadar hazırlıksız yakalandığımız sorusuna cevap verirken, bilimin sunduğu bilgileri ve yaptığı uyarıları yöneticilere “tercüme edecek” aracı elemanlara ihtiyaç olduğunu söyledi. Bu aracı elemanlara örnek olarak da bilimin farklı alanlarında uzmanlaşmış gazetecileri örnek gösterdi.


İletişim danışmanlığı ile ilgili akademik literatür üzerine çalışırken karşılaştığım akademisyen Sara von Platen’in 2015 tarihli “İletişim Danışmanı: İletişim yönetimi için önemli bir tercüman” (The communication consultant: An important translator for communication management) başlıklı makalesi, Prof. Dr. Şengör’ün sözünü ettiği aracı elemanlara başka bir örneğin de iletişim danışmanları olduğunu düşünmeme yol açtı.

 İletişim danışmanları, akademik literatürde farklı açılardan incelenmiştir. Halkla ilişkiler sektöründe bilginin nasıl işlendiği ve danışmanlık uzmanlığının nasıl oluştuğunu irdeleyen Treem (2012), danışmanların bilgiye hızlı erişim ve bağlamla ilgili bilgiyi tespit etme konusunda yetkin olduklarını söyler. İletişim danışmanları ayrıca, bilgi temelli bir uzman grubu olarak değerlendirilmiştir (Brante, 2013).

Röttger ve Preusse’ye (2013) göre iletişim danışmanlığının özgün katkısı, makro çevrenin karmaşıklığının işlemden geçirilmesi ve kurumların doğru refleksleri verme kapasitelerinin artırılmasıdır. İletişim danışmanlarının adeta birer “tercüman” gibi bilgiyi etkin bir şekilde yorumladıklarını ve farklı bağlamlarda anlamlandırdıklarını kaydeden Sara von Platen’in (2015) çizdiği çerçeve ise, özellikle de kriz ve afet iletişimi tartışmalarının arttığı bu dönemde, en kayda değer bakış açılarından biri olarak dikkat çekiyor.


 Von Platen’e göre, iletişim danışmanlarının iyi birer “tercüman” olabilmeleri için üzerinde çalıştıkları konuyla ilgili bilgi birikimine sahip olmaları, dil becerilerinin gelişmiş olması ve farklı sosyo-kültürel bağlamların hassasiyetleri ile ilgili farkındalık içinde olmaları gerekir.

Kimi durumlarda “birebir tercüme” yapılırken, kimi durumlarda ve bağlamlarda anlamı pekiştiren “yorumlama özgürlüğü” devreye girer, yani teknik bilgiler, yaratıcılık ve esneklikle harmanlanır. Bu özelliklerin ve birikimin bulunmadığı durumlarda “kes-yapıştır” anlayışıyla yürütülen iletişim ne kurumlara ne de iletişimin odaklandığı konuya bir değer katabilir (von Platen, 2015:160).

Yaşadığımız deprem afeti, birinci dereceden sorumlu kamu kurumlarının hazırlıklarının hem lojistik hem de iletişim açısından hayli yetersiz olduğunu ortaya koydu. Özel sektör ve sivil inisiyatifler son derece iyi niyetlerle ve olabildiğince hızlı bir biçimde toplumsal destek sundular, ancak iletişim süreçlerinde bir dizi sorun yaşandı. İletişim açısından yaşadıklarımız, afetlere hazırlıkta ve afet esnasında etkin müdahalede iletişimin önemini, bu alanda danışmanlık sunan uzmanların sorumluluklarını yeniden tartışmamızı gerektiriyor.

“Tercüman” metaforu, stratejik iletişim süreçlerinden biri olan kriz/ afet yönetimi ve iletişimi bağlamında bize ne gibi ipuçları ve yol haritaları sağlayabilir? Bilindiği üzere iletişim danışmanlığı, kurumsal paydaşlar ve yakın çevreyle kurulan ilişkilerin sürdürülebilirliğine katkı sağlamanın yanı sıra, makro çevrede olup bitenlerin karar vericiler için “tercüme” edilmesini de kapsamaktadır. İletişim danışmanları benzer biçimde, kurumun kendi alanındaki bilgi birikiminin de “tercüme” edilerek daha anlaşılır kılınması ve paydaşlara aktarılmasında son derece önemli bir rol oynarlar.

Kriz/afet esnasında ise iletişim süreçlerinin net ve doğru bilgiler temelinde yürütülmesi gereklidir. Özellikle de afet boyutundaki krizlerde panik, korku, endişe, öfke gibi duygular hakimdir. Böylesi dönemlerde ayrıca spekülasyona, komplo teorilerine, bilgilerin gizlenmesine ya da sansür edilmesine açık bir ortam söz konusudur. Bu yüzden de gerçek ve anlaşılabilir bilgi aktarımı hayati önem taşır. İletişim danışmanları kriz ve afet süreçlerinde kurumların mesajlarının gerçek bilgiler temelinde oluşturulmasına olduğu kadar; farklı kültürel bağlamlara yönelik iletişim içerikleri geliştirilmesi ve afetten doğrudan etkilenen vatandaşlarla samimi ve dayanışmayı öne çıkaran bir dille konuşulmasına da katkıda bulunmalıdır.

 Yaşadığımız büyük afet, hepimize gerek depreme hazırlık sürecinde gerekse afet sırasında yürütülecek iletişimin özel, kamu ve sivil toplum ayırt etmeksizin tüm kurumlarca öncelik verilmesi gereken bir konu olduğunu gösterdi. Sektör uzmanları ve akademisyenler olarak, ilgili bilim uzmanlık alanlarının temsilcileri ile işbirliği platformları oluşturarak ve geleceğin iletişim danışmanlarının afet ve kriz iletişimi süreçlerindeki “tercümanlık” kapasitelerini geliştirecek akademik ve sektörel eğitim içerikleri tasarlayarak işe başlayabiliriz.


Kriz/afet yönetimi ve iletişimi alanlarındaki akademik ve sektörel bilgi birikimi, önleyici eylemler ve bu eylemleri destekleyecek iletişim stratejilerine odaklanır. Afetlere hazırlıktan doğrudan sorumlu olan kamu kurumları, afet öncesinde alınması gereken önlemlerin ilgili paydaşlara doğru ve etkin bir iletişimle aktarılmasından da sorumludurlar. Bu sorumluluk, afete hazırlığın farklı yönlerinin sürekli olarak gündemde tutulmasına yönelik iletişim, strateji ve taktiklerinin geliştirilmesi ve bu doğrultuda iletişim danışmanlarından hizmet alınmasını gerektirir. Kamu kurumlarında çalışan ya da bu kurumlara danışmanlık sunan iletişimciler de kurumların bu doğrultuda yönlendirilmesinden sorumludur. Afete hazırlık iletişimi, sadece kamu spotlarıyla sınırlı kalmamalı, gelenekselden dijitale uzanan geniş bir yelpazedeki medya platformlarına uygun format ve içeriklerle sürekli kılınmalıdır.

Toplumun tümünü doğrudan ya da dolaylı biçimde etkileyen büyük çaplı krizler ve afetler, özel sektör kurumlarının da gündeminde olmalıdır. Böylesine alt üst oluş dönemlerinde, bu kurumların birincil paydaşları kadar, toplumun geniş kesimleri de destekleyici/onarıcı eylemler yanı sıra doğru iletişim beklentisi içine girmektedir. Son yıllarda stratejik iletişim gündeminde önemli yer tutan sürdürülebilirlik ve CEO aktivizmi gibi konular bağlamında düşünüldüğünde, artık özel sektör kurumlarından da toplumu ilgilendiren konu ve sorunlarla ilgili tutum almaları, destekleyici yol haritaları geliştirmeleri beklenmektedir. Deprem afeti özelinde, sektörel birlikler ve platformlar afete hazırlık bilgi ve bilincinin geliştirilmesi yönünde kurgulayacakları iletişim strateji ve araçlarıyla kayda değer bir rol oynayabilirler. İletişim danışmanları hizmet sundukları kurumları bu doğrultuda cesaretlendirip yönlendirerek, ilgili iletişim içeriklerinin ve platformlarının paydaşlar özelinde tasarlanması ve çeşitlendirilmesi için planlama yapmalıdır.